18 Haziran 2013 Salı

Yaşamaya Dair

Gözümüzün içine bakarak yalan söyleyen, kin kusan, haklı ve makul isteklerini duyurmak için sokaklara dökülen halkın üzerine gaz bombaları boca eden, revirlere bile gaz sıkan insanlarca yönetilen bir ülkede yaşıyoruz. Bu vahşet polis eliyle gerçekleşiyor olsa da bunu yapan iktidar. Son günlerde en çok yaşadığım his tiksinti ve nefret. Bir yandan da umut, çünkü toplum mühendisliğine soyunan korkunç bir kibire karşı ilk kez bu kadar sesimizi yükseltiyoruz. Günlerce gezi parkında yatan o insanlar hepimiz için umut oldu. Tarihe geçecek dimdik duruşlarına hayran oldum. O kadar özlemişim ki meğer birilerine, bir şeylere hayran olmayı…Ama direnişçilere duyduğum hayranlığı mutlulukla, coşkuyla yaşayamadım , üzülerek ve dehşetle tanık oldum bu güzel , medeni direnişin insanlığa sığmayacak, akıl almayacak bir vahşetle bastırılmaya calışılmasına.

Hayranlık demişken, bu kadar yürek yorgunluğu arasında, dev bir sanatçıya içim yaşama sevinciyle dolup taşarak sonsuz bir hayranlık duydum. Geçtiğimiz cumartesi akşamı Genco Erkal’ın, Nazım Hikmet’in ölümünün 50’nci yıl dönümü için uyarladığı ve yönettiği müzikli oyun ‘Yaşamaya Dair Bursa Cezaevi’nden Mektuplar’ı izlemek üzere Eminönü’ne gittik. 23 yıldır perde açtığı Muammer Karaca Tiyatrosu’ndan çıkarıldığı için aylardır gezici olarak eser sahneleyen Dostlar Tiyatrosu, bu yaz Genco Erkal’ın dedesinden kalma Eminönü’ndeki tarihi Ali Paşa Hanın avlusunda …
Muammer Karaca Tiyatrosu, geçtiğimiz Kasım’da Beyoğlu Belediyesi’nce kapatıldı ve 43 yıllık bir maziye sahip Dostlar Tiyatrosu kapı dışarı edildi. Ses Tiyatrosu’ndan sonra İstanbul’un en eski ikinci tiyatro salonu olan Muammer Karaca Tiyatrosu sanat düşmanı malum kişilerce binanın statik açıdan olumsuzluklar taşıdığı gerekçesiyle tahliye ettirildi. Genco Erkal tiyatronun tahliye edileceğini 15 gün önce öğrendiklerini belirtmiş. Dostlar Tiyatrosu her sezon öncesinde olduğu gibi belediyeye Muammer Karaca Tiyatrosu’nu kullanmak için başvuruda bulunduklarında bir türlü cevap alamamış.”Kararsızdılar, ne yapacaklarını bilmiyor havasındaydılar, binayı Büyükşehir Belediyesi’ne iade ederiz gibi konuşmalar oldu… Hep bir erteleme havası vardı. Bu sene anlaşma yapmaktan kaçındılar. Demek ki niyetleri böyle bir şeymiş. Sanki alıştıra alıştıra, fazla tepki uyandırmadan burayı bir şekilde kapatma gibi bir girişim var. Tüm bu süre boyunca, boşken, yaz sezonunda, bu bina düzeltilip tamir edilebilir ve yeni sezona yetiştirilebilinirdi oysa.” diyor değerli tiyatrocu.
Dostlar Tiyatrosu, Mayıs ayından beri Genco Erkal’ın dedesinden kalma , 185 kişilik açık hava tiyatrosu haline gelen aile yadigârı Ali Paşa Hanın avlusunda . Ve bu tarihi handa sahnelenen ilk oyun Genco Erkal’ın Nâzım Hikmet tutkusunun son ürünü “Yaşamaya Dair - Bursa Cezaevinden Mektuplar” . Muhteşem bir müzikli gösteri. Ve bu muhteşem gösterinin mekanı Ali Paşa Han, neredeyse büyülü bir mekan, benim gibi tarihi mekan hastaları için gerçek olamayacak kadar güzel bir yer. Bu gösteri için bu handan daha güzel bir dekor olamazdı.
Genco Erkal’a sahnede Tülay Günal eşlik ediyor. Nazım Hikmet’in Bursa Cezaevi’ndeki yaşamını, eşi Piraye Hanım'a olan tutkusunu anlatan oyun, tarihi hanın büyüleyici atmosferinde izleyicilere inanılmaz başarılı bir performans sunuyor. Piyano ve viyolonsel eşliğinde sahnelenen oyunda, Fazıl Say , Zülfü Livaneli , Cem Karaca , Tarık Öcal, Edip Akbayram, Tolga Çebi, Nadir Göktürk, Timur Selçuk’un Nazım şarkıları da seslendiriliyor. Genco Erkal’ın büyüleyen performansı sayesinde oyun oynanmıyor, neredeyse yaşanıyor, Eminönü'ndeki iki katlı kagir hanın avlusunda, tepemizde yıldızlar ve martı sesleriyle yaşanıyor.75 yaşında bu nasıl bir performans ! Sen çok yaşa Genco Erkal. Senin gibi insanlar çok yaşasın.

Tülay Günal ise hem çok başarılı bir şarkıcı, hem de inanılmaz iyi bir oyuncu. Benim hayatta en gıpta ettiğim insan türü. Sanatın bir ya da birkaç dalında çok başarılı olan insanları içinde haset olmayan bir şekilde kıskanıyorum. Kötü bir kıskançlık değil ama bu, hayran oluyorum, özeniyorum, keşke diyorum, benim de böyle bir yeteneğim olsa.  
Tarihi Ali Paşa Hanı rüyalarıma girecek kadar güzel ve etkileyici bir mekan. O hanın avlusunda durup saatlerce sarmaşık sarmış, revaklı üst kat kemerleri seyredebilirim. Hanın avluya açılan odalarına tek tek bakıp burada ne hayatlar yaşandı acaba diye sabahtan akşama hayal kurabilirim. Oyun başlamadan 1 saat once geldik kapıdan biletimizi almak için. Dükkan kepenkleri inmiş ıssız ve dar sokakta yürürken heyecanlanmaya başladım. Size de olur mu hiç, beni çok etkileyeceğini hissettiğim bir şeylere yaklaşırken çok heyecanlanırım. Ali Paşa Hanına yaklaşırken içim kıpır kıpır oldu. Şimdi dedim içimden, çok güzel bir şey çıkacak karşıma. Ve hanın kapısına vardığımızda hemen vuruldum bu eski püskü hana.
İki katlı hanın ortadaki avlusunun küçük köşesi sahne olmuş, büyük köşe ise anfi şeklinde tribün. Sahneyi oluşturan doğal dekora bir masa, sandalye ve bank eşlik ediyor. Başını yukarı kaldırınca güzelim üst kat revakları, ve daha da yukarı kaldırınca gökyüzü, yıldızlar.Martı sesleri. Bir yaz gecesinde 80 dakika boyunca insanı kendinden alan bir müzikli gösteri. Nazım Hikmet şiirlerinin en güzel yorumu. Harika sesiyle Tülay Günal'ın söylediği şarkılar …Muhteşem bir ışık tasarımı. Ve ne yazık ki oyunun sonuna doğru dışarıdan kulağımıza gelen ambulans sesleri. Çünkü kendini bilmez bir otoriteye direnen onurlu insanların üzerine saldırıldı yine. Haince, hunharca. Ve muhteşem sanatçıların inanılmaz güzel performansını büyüleyici bir ortamde izlerken içimize dolan o güzel duygular yerini öfkeye, acıya ve üzüntüye bıraktı.Oyun bitti , Genco Erkal ve Tülay Günal’ı ayakta alkışladık, bize bu kadar güzel birşey yaşattıkları için büyük bir minnet duyarak. “Her yer Taksim, Her yer Direniş” pankartlarımızı açtık karşılıklı. İçimiz kıpır kıpır çıktık oradan. Taksim’e giden yollar kapanmıştı yine. Arabamızda duran bayraklarımızı ve “Diren Gezi” pankartımızı açarak eve doğru yola koyulduk.

Eve dönene kadar ağzımızı bıçak açmadı. İçimizde kocaman bir öfke, boğazımızda bir yumru, ama aynı zamanda direnen onurlu insanların varlığıyla şenlenen çalkantılı bir ruh haliyle bitti gecemiz. İçinde Genco Erkal gibi, korkusuzca gaz dumanı altındaki meydanlarda onurunu savunan direnişçiler gibi, otelini yaralananlara sonuna kadar açan o güzel aile gibi insanlarla dolu bir ülke diledim bütün gece.